Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin bahçesinde Emine Erdoğan’ın öncülüğünde hazırlanan ve 28 etraf gönüllüsünün öyküsünün yer aldığı ‘Dünya Ortak Evimiz’ kitabının tanıtım programı gerçekleştirildi.
Emine Erdoğan, Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, kitabın müellifleri ve öğrenciler programa iştirak sağladı.
“Tüketimimiz artıyor, güya hiç bitmeyecekmiş üzere kaynaklarımızı kullanmaya devam ediyoruz.” diyen Bakan Kurum, “Tabi hayatlarımızı tehdit eden bu durumu aksine çevirmek, daima birlikte yapacağımız uğraş ile lakin olabilecektir ve bu dar boğazdan çıkmak için çocuklarımız, geleceğimiz, gençlerimiz için daha güzel bir gelecek sunma ismine daima birlikte bu çabayı vermek zorundayız.” sözlerini kullandı.
“Sıfır Atık Projesi’ni anlatmaya çalıştım”
DHA’nın haberine nazaran; Emine Erdoğan ise kitabı herkes tarafından ziyadesiyle sevilen isimlerin yazdığını ve ortalarında sanatkarların, sportmenlerin ve etraf aktivistlerinin de olduğunu belirterek şu kelamları kaydetti:
“Dünya Ortak Konutumuz dedik, onlar da tabiatla dostluklarını kağıda döktüler. Tabiatın kendi lisanında söylediklerini çeviri ettiler. Emeği geçen herkese, en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Kitaptaki her bir satırın, yepisyeni pencereler açacağına inanıyorum. Umarım o pencerelerden umut dolu bir dünyanın geleceğini seyrederiz. Naçizane ben de kendi öykümü ve Sıfır Atık Projesi’ni anlatmaya çalıştım.”
‘İnsanlık için kırmızı alarm’
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin yayınladığı raporun son derece dikkat cazip olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Çalışmanın en kıymetli vurgusu, iklim değişikliğinin insan kaynaklı faaliyetlere bağlı olduğu idi. En değerli sonucu ise insanlık için kırmızı bir alarmın çaldığıydı.
“Doğa artık bu gerilimi kaldıramıyor”
Bildiğiniz üzere, iklim değişikliğinin muhakkak başlı göstergeleri var. Deniz düzeyinin yükselmesi, okyanus ısınması ve okyanus asitlenmesi üzere kıymetli göstergeler sayılıyor. 2021 yılında bu göstergelerin rekor düzeye ulaştığı tespit edilmiş. Üzülerek söylüyorum ki; rekor dediğimiz şey muvaffakiyetin değil, içinde bulunduğumuz son derece önemli durumun işaretleri. 2021’deki sıcaklık ortalaması, sanayi öncesi düzeyin 1,11 santigrat derece üzerinde. Okyanus ısınma oranı son 20 yılda süratle artarken sıcaklık her zamankinden daha derine etki ediyor. Tabiat artık bu gerilimi kaldıramıyor.
“Tabiatla olan alakamız pamuk ipliğine bağlı kalacak kadar zayıflamış durumda”
Büyük bir dönüşüme muhtaçlığımız var ve bunu başarmak insanların her zamankinden çok, dayanışma içinde olmasına bağlı. Raporların bilimsel lisanını ne yazık ki gündelik yaşama çeviri edemiyoruz. Zira tabiatla olan münasebetimiz pamuk ipliğine bağlı kalacak kadar zayıflamış durumda. Halbuki etrafımızda olup bitenleri, yani tabiatı okuyabilsek bizimle direkt konuştuğunu anlayacağız.”
“İklim mültecisi insanların nüfusunu çoğaltıyor”
Erdoğan, iklim değişikliğinin iktisattan teknolojiye, besin ve su kaynaklarından insan haklarına kadar, hayatın her alanını etkilediğini belirten Erdoğan, kelamlarını şu tabirler ile sonlandırdı:
“Doğal kaynaklarımız süratle azalıyor. Yaşanması güç bölgelerin artması, ‘iklim mültecisi’ insanların nüfusunu çoğaltıyor. Şu bir gerçek ki bizler gidişatı bilakis çevirebilecek son jenerasyonuz. Omuzlarımızdaki bu sorumluluğun hakkını vermekle mükellefiz. Endüstrileşme bizi tabiatın yanına değil karşısına konumlandırdı. Buna inandığımız günden beri tabiatı ötekileştiriyoruz. Varlığımızın bağlı olduğu ekosistemleri tehlikeye atıyoruz. Meğer toprağın ‘sadık yari’ olduğuna inanan beşerler için tabiat bir yağma alanı olamaz. Hayvanların, bitkilerin, suyun, toprağın hakkına riayet etmek, dünyanın ortak meskenimiz olduğuna inanmakla mümkündür. Hülasa tabiatla olan münasebetimiz medeniyetin aynasıdır. Bizim medeniyetimiz, bu manada dünyanın son gününe kadar insanlık tarihine verilmiş eşsiz bir armağandır.”
