Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş’ın 24 Nisan 2020’deki cuma hutbesinin içeriğiyle ilgili Ankara Barosu’nun yaptığı açıklama nedeniyle periyodun Ankara Barosu Lideri, şu anki Türkiye Barolar Birliği Lideri Erinç Sağkan’ın da ortalarında bulunduğu 11 idare konseyi üyesi hakkında, Adalet Bakanlığı’nın müsaadesi ile yapılan soruşturma sonunda dava açıldı.
Savcı celse ortasında mütalaasını mahkemeye verdi
Ankara 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Erinç Sağkan ve kısa bir periyot Ankara Barosu Başkanlığı yapan Kemal Koranel’in de ortalarında bulunduğu 11 sanık, evvelki celselerde savunmalarını tamamladı.
DHA’nın haberine nazaran çarşamba günü görülecek dava öncesi cumhuriyet savcısı mütalaasını mahkemeye sundu.
“İslam; zinayı, eş cinselliği lanetliyor”
Mütalaada, Erbaş’ın, 24 Nisan 2020’de Ankara Hacı Bayram Mescidi’nde verdiği “Ramazan: Sabır ve İrade Eğitimi” bahisli cuma hutbesinde, “Ey beşerler, İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eş cinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti, yılda yüzbinlerce insan gayrimeşru ve nikahsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tıp kötülüklerden insanları korumak için birlikte uğraş edelim” ifadelerini kullandığı aktarıldı.
Bunun üzerine periyodun Ankara Barosu idare heyeti üyelerinin yaptıkları açıklamadaki sözlerin, “katılanın verdiği hutbeye karşı yapılan bir açıklama olma hududunu aştığı, katılanın kişiliğine ve kişilik haklarına yönelik, incitici, yaralayıcı, sebepsiz bir atak olarak tabir özgürlüğü kapsamında sayılmayacağı” belirtildi.
‘İfade özgürlüğünün sonları aşıldı’
Basın açıklamasının içeriğinin tabir özgürlüğünün sonlarını aştığı bildirilen mütalaada, “Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi içtihatları kapsamında takdiri mahkemeye ilişkin olmak üzere sanıkların üzerine atılı aksiyonu fikir ve hareket birliği içerisinde işledikleri kanaatine varılmakla cezalandırılmaları talep olunur.” denildi.
Her sanık için başka farklı ceza istedi
Bu sözlerin yalnızca katılanın kişiliğine, onur ve saygınlığına hücum teşkil ettiği, söz özgürlüğünün sonlarını aştığı aktarılarak, her sanığın başka ayrı 1 yıldan 2 yıl 4 aya kadar mahpusla cezalandırılmasını istedi.
Sanıklar, 22 Haziran’daki duruşmada mütalaaya karşı savunma yapacak.
‘İnsanlığın bir kesitini nefretle aşağıladı’
Ankara Barosu, hutbeyle ilgili, ‘Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş’ın insanlığın bir bölümünü nefretle aşağılayıp kitlelere gaye gösterdiği konuşmasıyla ilgili basın açıklaması’ başlıklı açıklama yayınlamıştı.
Basın açıklamasında “Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş’ın insanlığın bir kısmını nefretle aşağılayıp kitlelere maksat gösterdiği konuşmayı şaşkınlık ve ibretle izledik. Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup telaffuzunu kutsal sayılan kıymetler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir. Aldığımız ibretse, anılan şahsın içinde bulunduğu takvim yılında yaşamasına karşın bundan sekiz-dokuz kuşak evvelki büyükleriyle birebir zihinsel ve dogmatik sonlara sahip olmak için insan onuruna karşı gösterdiği büyük direnişten kaynaklanmaktadır.
‘Cadı diye bayan yakmaya davet etmesi…’
Görevde olduğu müddet boyunca çocuk tecavüzcülerine gözlerini kapatıp bayan düşmanlığının manevi tabanını dini telaffuzlarla yasallaştırma gayreti karşılığında maaş alan Diyanet İşleri Lideri Ali Erbaş’ın sarsıntı, LGBTİQ+, bayan ve çocuk telaffuzlarına karşın hala misyonda kalması durumunda, sonraki konuşmasında halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda cadı diye bayan yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Anılan şahsı ve ona hak veren zihniyeti büyük bir şaşkınlık ve ibretle kınadığımızı tüm kamuoyuna hürmetle arz ederiz.” denildi.
Dosyalar birleştirildi
Yapılan basın açıklamasıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı resen soruşturma başlatmıştı, Diyanet İşleri Başkanlığı da ayrıyeten hata duyurusunda bulunmuştu.
Her iki soruşturma daha sonra birleştirilmişti.
