Gazetemiz muharriri Barış Pehlivan, bugünkü “Kılıçdaroğlu kazandı” başlıklı yazısında tartışmalı hakim Akın Gürlek’in CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na açtığı davayı kaybettiğini açıkladı.
Kılıçdaroğlu’nun partisinin 20 Kasım 2020’deki küme toplantısında kullandığı “Adaleti katleden adam kimdir, derseniz.. ismi Akın Gürlek’tir. Yeni Zekeriya Öz’dür” tabiriyle ilgili dava süreci tamamlandı.
Pehlivan, İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Gürlek hakkında “Türkiye’de tanınmış ağır ceza mahkemesi lideri olması sebebi ile tenkide daha açık olması ve yapılan tenkitleri tahammülle karşılaması gerekir” gerekçesiyle davanın reddedildiğini tabir etti.
KILIÇDAROĞLU KAZANDI
Pehlivan, “Akın Gürlek kaybetti, Kemal Kılıçdaroğlu kazandı” dedi.
Pehlivan’ın yazısının tamamı şöyle:
“Kılıçdaroğlu biliyordu. Gayesindeki ismin ruh halini şöyle anlatıyordu: “Haklı olarak bir beklenti içinde. Ben bu kadar fedakârlık yapıyorum. Anayasayı takmadım. Meclis’i takmadım. Dokunulmazlıkları takmadım. Artık bana bir vazife verirsiniz.”
CHP başkanının bahsettiği kişi Akın Gürlek’ti. Hâkimlikten daha üst bir misyona getirileceğini öngörüyordu. Dediği çıktı, Cumhurbaşkanı Erdoğan onu adalet bakanı yardımcısı yaptı.
Okumuşsunuzdur: Kaftancıoğlu, Demirtaş, Kozağaçlı kararlarının ardında o vardı. Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu’na dair verdiği hak ihlali kararını da tanımadı. Sözcü gazetesi müelliflerini da cezalandıran hâkimdi.
Bir de…
Erzurum’da 15 yaşındaki S.Ö. isimli bir küçük kıza 84 kişi tarafından tecavüz edilmesine dair belge bir AKP milletvekili tarafından kapatılmıştı. Çünkü şüpheliler ortasında Fethullah Gülen’in yakınları da vardı. İşte o utanç evrakını anlatan haberleri yasaklatan da Akın Gürlek’ti.
Kılıçdaroğlu, partisinin 20 Ekim 2020’deki küme toplantısında girişte alıntıladığım cümleleri söyledi. Ve ekledi: “Adaleti katleden adam kimdir, derseniz.. ismi Akın Gürlek’tir. Yeni Zekeriya Öz’dür.”
İşte o kelamlardan sonra, Akın Gürlek CHP önderine 75 bin liralık tazminat davası açtı. Gürlek’in avukatı aracılığıyla verdiği o dava dilekçesi önümde, okumaya başlıyorum.
“Hâkim ve savcıların yorum farkından yahut maddelerden kaynaklı yanlışlı karar verebileceğini” hatırlatıyordu Gürlek. Ve güya kendisi AYM kararına direnmemiş üzere “Hak kaybınız varsa AYM’ye başvurun, neden beni gaye alıyorsunuz” demeye getiriyordu.
Kılıçdaroğlu’nun tenkitlerine tahammül edilemeyeceğini argüman eden Gürlek sıkıntılı üzereydi: “Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen talimatlarla karar veren, çıkarcı, hukuk tanımaz bir hâkim olarak tanıtıldım.” Cumhurbaşkanı’nın cımbızla seçer üzere adalet bakanının yardımcısı yaptığı Gürlek’in bu sitemine bugün bakıldığında yalnızca “ironik” demek saflık olur. Güya ikbal beklentili bir dilekçe üzereydi. “İktidarın bir maşası ve sopası olarak sembolleştirerek ulusal ve memleketler arası arenada şeytanlaştırmaya çalıştırıldığını” demekten de geri kalmıyordu.
Gürlek, CHP başkanının hakkında “yeni Zekeriya Öz’ümüz” demesinin, terör örgütü mensubu ile ortasında temas kurarak zihinlerde hiç silinmeyecek bir algı oluşturduğunu söylüyordu.
Mahkeme: Tenkide açık olmalı
İşte Akın Gürlek’in açtığı bu davaya Kılıçdaroğlu da bir karşılık dilekçesi yazdı. CHP önderinin, avukatı Celal Çelik aracılığıyla mahkemeye sunduğu cevapta, “Tüm dediklerimizi ispat ederiz” denildi: “Kılıçdaroğlu’nun açıklama ve değerlendirmelerinin büsbütün gerçek olgu ve olaylara dayalı bulunması, bunların tamamının tarafımızdan kanıtlanacak nitelikte olması, gerçeklik, kamu faydası, yenilik ve anlatımda özle biçim istikrarını taşıyan yorum ve tenkidin kişilik haklarına karşı korunmasının gerekliliği gözetilerek haksız davanın katiyetle reddi gerekmektedir.”
Sonuç ne mi oldu?
Bundan 3 ay evvel, İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi kararını verdi: “Akın Gürlek’in Türkiye’de tanınmış ağır ceza mahkemesi lideri olması sebebi ile tenkide daha açık olması ve yapılan tenkitleri tahammülle karşılaması gerekir.”
Yani dava reddedildi, Akın Gürlek kaybetti, Kemal Kılıçdaroğlu kazandı.”
