CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Bekaroğlu, SADAT yöneticisi Ensar Ergür’e sert reaksiyon gösterdi. Ergür geçen günlerde, “Bu vatan kanla alındı, kanla savunuluyor. Bu vatanı Türkiye düşmanlarıyla iş birliği yapanlara sandıkta teslim etmeyeceğiz” sözlerini kullanmıştı. “O ortam geldiğinde endişeden altınıza edersiniz soytarılar” diye konuşan Bekaroğlu, bu tehditkâr sözler hakkında gereğini yapmak üzere Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu vazifeye çağırdı.
Bekaroğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“‘BASİT YARALAMA’ DEMEK, HUKUKUN IRZINA GEÇMEKTİR”
“Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na taarruz davasının kolay yaralama cezası ile sonuçlanması hukukun ırzına geçildiğinin göstergesidir. Kolay yaralamadan ceza verdiler ve kararın açıklanmasını geri bıraktılar. Halbuki orada kolay yaralama yoktu, öbür şeyler de vardı; ‘yakın’ diyordu biri, linç teşebbüsü, öldürmeye tam teşebbüs vardı. Bunlar çok manalı şeyler; Kılıçdaroğlu’nun öldürülmeye kalkışılması ve mahkemenin kolay yaralama diye neredeyse adamları ödüllendirmesi, rezalet sözü ile izah edilebilecek bir şey değildir. Bu hukukun ırzına geçilmesidir.”
“AKP FETÖ’LEŞMİŞTİR, FETÖ’NÜN TEKNİKLERİNİ KULLANMAKTADIR”
“Muhalif siyasetçilere yönelik davalar, 30 yıldır periyot devir yaşanan siyasi davalarla benzerlik taşıyor. Bu ülkede son 30 senede dönem periyot bunlar oldu. Evvel 28 Şubatçılar çıktı, yükselmekte olan Refah Partisi’nin Fazilet Partisi’nin önünü kesti, temsilcilerini motamot bu türlü gözünün üstünde kaşın var diye, şiir okudu diye, şunu söyledi bunu söyledi diye yargıladı, siyaseten yasakladı, şahsen Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı yasakladı, Erbakan’ı yasakladı, diğerlerini yasakladı, partilerini kapattı. O geçti gitti. Daha sonra Ergenekon davaları çıktı. Kanıt uydurmalarla ağırlaştırılmış müebbet mahpuslar falan. Onlar da geçti. Sonra FETÖ’cüler, FETÖ’leşen Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, FETÖ metotlarını kullanarak içeri atıyor. Bütün bunlar yapılırken mahkemeler araç olarak kullanılıyor. Siyasi rakibini yenmek için mahkemeleri araç olarak kullanıyor. Tuzun kokması bu. Yapılacak bir şey değil, sürdürülebilir bir şey değil.”
“SEÇİMLER HÜR SEÇİM OLMAKTAN ÇIKARILMAK İSTENİYOR”
“Bakın ne yapıyor; geçmişte de tıpkı şeyler yapıldı. Devlet imkanlarını seçimlerde bütünüyle kullanıyor. Seçimleri eşit seçim olmaktan çıkarıyorlar, daha sonra mahkemeleri araç olarak kullanarak seçimleri özgür seçim olmaktan çıkarıyorlar. Yapılan işler budur. Cumhurbaşkanını seçim yasaklarından muaf tutmak için kanun çıkardılar. Daha evvel Başbakan için seçim yasakları vardı, her şeyi yapamazdı. Seçimlerin hür ve eşit koşullarda yapılması için yasaklar vardı. Cumhurbaşkanı artık istediği üzere yapacak, uçağı kullanacak, devleti kullanacak, bir yerde açılış yapacak herkes gidecek, memurları zorla mitinglere götürecekler. Bütün bunlara karşın, seçimleri özgür seçim olmaktan çıkarmalarına karşın seçimler olacak, sandık kurulacak ve bu seçimi muhalefet kazanacak.”
“O ORTAM GELDİĞİNDE KAYGIDAN ALTINA EDERSİN, SOYTARI”
“Muhalefet kazanacak ve bu soytarının dediği üzere hiçbir şey olmayacak. Kim bu soytarı; Ensar Ergür diye bir soytarı. SADAT’ın yöneticisi bu soytarı demişti ki, ‘Bu vatan kanla alındı, kanla savunuluyor. Bu vatanı Türkiye düşmanlarıyla iş birliği yapanlara sandıkta teslim etmeyeceğiz, vatan sağolsun.’ Haydi oradan. Sen bu türlü bir ortama çıksan altına eder kaçarsın, korkak. Sandıkta alınan idareyi vermeyecekmiş. Kim, bu soytarı. Beş tane silah edindi de o denli sanıyor. Bu millet nerelerden geldi geçti. Ne sanıyor bunlar kendilerini. Ne yaparlarsa yapsınlar; Anayasa gereği en çok 2023 Haziranı’nın 3’üncü haftasına kadar götürebilirler. Orada seçim olacak. Adil, eşit, özgür seçim olmaktan çıkmasına karşın bu seçimi kazanacağız ve bu korkaklar hiçbir şey yapamayacaklar. Bu korkaklar paçalarını bağlarlar; dehşetlerinden altlarına edeceklerinden ötürü. Öbür da hiçbir şey yapamaz bu korkaklar. Kanla kazanmış da sandıkta vermeyecekmiş! Bununla ilgili Adalet Bakanı ne yaptı? Bununla ilgili bu ülkenin İçişleri Bakanı olduğunu söyleyen insan, bu soytarılarla ilgili ne yaptı? Milleti kanla tehdit edenlerle ilgili, seçimlere kastedenlerle ilgili.”
“MEYDANI BOŞ MU BULDUNUZ?”
“Bu ülkenin en büyük kazanımı özgür seçimlerdir. 1950’de Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi yetkilileri bir ortaya gelmişler, oturmuş Seçim Kanunu hazırlamışlar ve neredeyse bugünküne yakın bir seçim tertibi kurmuşlar. Dünyanın en âlâ seçim kanunlarından bir tanesi, özgür seçimler yapılıyor ve tüm sorunlara karşın bugüne kadar seçimlerle ilgili kimse bir şey söyleyememiştir. Artık bunlar çıkıyor seçimleri hür seçim olmaktan çıkarıyorlar. Yetmiyor, ondan sonra ‘sandıkta alırsanız, kan akıtırız.’ Kimsiniz siz, ne kanı akıtacaksınız soytarılar. Meydanı boş mu buldunuz? Meydana ne vakit çıkılır, biz biliriz. Bunu da biliriz. Siz sandıkta alınan iktidarı vermeyin bakalım, bu türlü bir şeye teşebbüs edin, ne oluyor göreceksiniz.”
