Fatih Karagümrük’ten ayrılan teknik yönetici Volkan Demirel, Haber Küresel kanalında yayınlanan Kontra programına konuk oldu.
Karagümrük ayrılığından Fenerbahçe’ye kadar birçok bahse açıklık getiren Demirel, uzun vadede Avrupa’da çalışmak istediğini de belirtti.
Demirel açıklamasında, “Fatih Karagümrük benim birinci göz ağrım ve çok benimsediğim bir yerdi. Çok da hoş ilgiler kurduk lakin fakat amaçların uyuşmaması doğrultusunda nasıl birleştiysek o denli de ayrıldık.
“Karagümrük’teki birinci 4 gayemi oyunculara 1 ay kala hissettirdim”
Karagümrük’te birinci 4 amacım vardı fakat bunu oyunculara son 1 ay kala hissettirdim. Onları baskı altına almak istemedim. Fenerbahçe maçında galip gelebilseydik bu amaca ulaşabilirdik.
Kısa vade, orta vade ve uzun vade doğrultusunda 3 tane maksadım var. Benim için Karagümrük her manada yanlışsız bir yerde. İkinci adımımın ne olacağını vakit gösterecek. Hiçbir vakit laf olsun diye bir kadronun başına geçmeyeceğim.
Karagümrük’te önümüzdeki dönem için 3-4-5 üzere sıralarda yer almayı hedefliyordum. Geçtiğimiz günlerde Süleyman Hurma’nın söylediği üzere kimi isteklerimin karşılanamayabileceğini gördüm. Hak veriyorum, döviz kurunun geldiği nokta ortada.
“Belki 3-4 sene çalışmayacağım”
Belki 3-4 sene çalışmayacağım fakat daima yanlışsız yere gitmek için uğraşacağım. Tahminen kimse bilmez ben Fenerbahçe’de yardımcı antrenörlük yaparken 3-4 tane kulübün altyapı tesislerini, A grup antrenmanlarını izleyip notlar aldım.
“Fenerbahçe orta vadedeki hedefim”
Ben Fenerbahçeliyim. 20 yılım orada geçti. Orta vadedeki maksadım Fenerbahçe’nin teknik yöneticisi olmak. Lakin uzun vadede hakikaten kendimi Avrupa futbolunun önde gelen ekiplerinden birinde misyon yapmaya hazırlıyorum.
Şu anda mesleğim planladığım üzere gidiyor. Daha giriş kapısındayız. Grubumdan de çok mutluyum, Karagümrük’ün başına geçtiğimizde fizikî manada bizim istediğimiz durumda olmayan bir kadro vardı ve biz grubumla bir arada çok âlâ bir nizama soktuk.
“Henüz daha giriş kapısındayız”
Bizim giriş kapımız açıldı. O kapıdan âlâ bir giriş yaptığımızı düşünüyorum. Türk futboluna hem genç yetenekli oyuncular kazandırmak istiyoruz. Fakat dediğim üzere şimdi daha giriş kapısındayız.
Ben oyunculara genç, yaşlı diye bakmıyorum. Lucas Biglia, 36 yaşında lakin sahanın en verimli oyuncusu. 18 yaşında Samed, taktiksel disiplinden hiç kopmayan bir oyuncu. Mesela Emre Mor’u çok yanlış lanse etmişler.
“Emre Mor, Türkiye’nin en yetenekli kenar oyuncusu”
Emre’ye birçok taktiksel ayrıntı sunduk ve o da bizim isteklerimizi hem defansif hem de ofansif manada karşıladı. Şu anda Türkiye’nin en yetenekli kenar oyuncusu olduğunu düşünüyorum.
Bence bir teknik yönetici başkan olmalı. Bir beşerde başkan özellikler her vakit hürmet görmüştür. Vazifeye birinci geldiğimde ekip alakalarına değer vereceğimi söylemiştim fakat bu yanlış anlaşıldı. Güya tahlil yapmayacakmışız üzere. Ayrıldıktan sonra bütün oyuncularımla tek tek görüştüm. Demek ki o bağı kurabilmişiz.
Biz bunu vakit zaman Fenerbahçe’de yaşadık. Kimi hocalar kendini o denli bir tabir ediyordu ki, alana çıktığımızda kulübedeki adam için çaba ediyorduk. Mesela buna en büyük örnek olarak Arthur Zico’yu söyleyebilirim. Zico bize babalığını, liderliğini hissettirdi. Bir futbolcum bana gelip ailesi ile alakalı sorunlarını anlatıyorsa ben o işi bitirmişim demektir aslında. Bunu Karagümrük’te de yaşadık.
“Liderlik olarak Obradovic’i örnek alırım”
Birçok değerli teknik adam var. Saymakla bitiremezsiniz. Fakat ben liderlik olarak her vakit Obradovic’i örnek alırım. Onun saha kenarındaki hareketleri, oyuncularla münasebeti… Taktik manasında kendi futbol görüşümü alana yansıtmaya çalışıyorum.
“2010-11 şampiyonluğu en değerlisi”
2008 yılında Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final yaptığımız takım çok pahalıydı. 2010-11 şampiyonluğunun ise Fenerbahçe’nin en kıymetli şampiyonluğu olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki şampiyonluklar dahi onun üzerine çıkamaz. O takımdaki her birey de en bedelli olanlardır. Yöneticisinden malzemecisine kadar.” sözlerini kullandı.
