Geçtiğimiz hafta Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Berlin’de beş Orta Asya ülkesinin liderleriyle tarihi bir zirve düzenledi.
Öncelikli konu Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan ile bölgesel ve ekonomik bağların nasıl geliştirileceği olsa da, asıl odak noktası şüphesiz jeopolitikti.
Orta Asya ülkeleriyle Rusya arasındaki ilişkiler, Moskova’nın geçen yıl Ukrayna’yı tam kapsamlı işgal etmesinden bu yana kötüleşti ve bu da beş ülkeye dış politikada daha fazla manevra alanı sağladı.
Bu durum AB’ye Orta Asya ile bağlarını genişletme ve bu dinamik bölgede daha belirgin bir rol oynama fırsatı sunuyor.
Avrupa’nın enerji kaygılarına çözüm çok yakın
Avrupa’nın Orta Asya ile bağlarını derinleştirmesinin sayısız avantajı var.
İlk olarak, Avrupa ülkeleri enerji güvenliği sorunlarını, özellikle de Rus enerjisine olan bağımlılıklarını ele almayı amaçladıkça, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi hayati önem taşıyor.
Orta Asya devletlerinin hem coğrafi hem de ekonomik açıdan en büyüğü olan Kazakistan ile bağların güçlendirilmesi, Avrupa’nın enerji kaygılarına çözüm getirebilir.
Bol petrol ve maden rezervleriyle kutsanmış olan Kazakistan, halihazırda Rusya’dan başlayan ve Avrupa’nın birçok noktasına uzanan Druzhba boru hattı aracılığıyla Alman pazarına petrol sağlıyor.
Kazakistan, 2023 yılının başından bu yana Almanya’ya 500.000 ton petrol ihraç etti. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kassym-Jomart Tokayev, geçtiğimiz hafta Şansölye Scholz ile yaptığı görüşmenin ardından Astana’nın tedariki artırmaya ve bunları uzun vadeli hale getirmeye hazır olduğunu söyledi.
Kazakistan ve diğer bazı Orta Asya ülkeleri de yeşil enerjiye geçiş açısından önemli olan nadir toprak metalleri açısından zengindir.
Bu metaller, akıllı telefonlardan rüzgar türbinlerinden elektrikli araçlar için şarj edilebilir pillere kadar çok çeşitli teknolojilerin üretiminde önemli bir rol oynuyor. Şu anda Avrupa, bu vazgeçilmez mineraller konusunda büyük ölçüde Çin ve Rusya’ya güveniyor.
Orta Koridor büyük bir geçit
Çin ve özellikle Rusya ile olan karmaşık ve zaman zaman gergin ilişkiler göz önüne alındığında, Avrupa’nın proaktif olarak nadir toprak tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye çalışması gerekir ve Orta Asya ülkeleriyle daha derin bir ortaklık bu yönde stratejik bir hamle olabilir.
Ancak Asya’dan Avrupa’ya kadar pek çok tedarik zinciri ve ana ticaret yolu Rusya’dan geçiyor ve ilişkiler gergin kalırsa veya daha da kötüleşirse potansiyel sorunlar ortaya çıkabilir.
Sonuç olarak, hem Orta Asya hem de Avrupa ülkeleri alternatif ticaret yolları oluşturmaya isteklidir. Rusya’yı atlatan, Orta Koridor olarak da bilinen Trans-Hazar Ticaret Rotası, Güney Kafkasya ve Kazakistan üzerinden Asya ile Avrupa arasındaki ticareti geliştirmek için özellikle umut verici bir kanal olarak öne çıkıyor.
Bu rotadaki ulaşım süreleri bir önceki yıl 38-53 gün iken sadece 19-23 güne düştü. Hedef bunu daha da 14-18 güne indirmek.
Berlin ziyareti sırasında Başkan Tokayev, Trans-Hazar rotasının Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı ve AB’nin Küresel Ağ Geçidi girişimiyle sinerjilendirilmesini, altyapı projelerine yatırım yaparak ve ekonomik ortaklıklar kurarak diğer küresel projelerle rekabet etmeye yönelik dünya çapında bir strateji önerdi.
Kremlin’i oturduğu yerden devirmek
Rusya’nın saldırgan eylemleriyle daha da güçlenen Ukrayna’daki savaş, Brüksel’in, özellikle de geleneksel olarak Rusya’nın ciddi nüfuzu altında olan bir bölgede, stratejik ittifaklarını acilen güçlendirmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Avrupa, Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini derinleştirerek yalnızca ekonomik ve siyasi işbirliğini genişletmekle kalmıyor, aynı zamanda Rusya’nın egemenliğine stratejik olarak karşı koyarak anlamlı jeopolitik avantajlar elde ediyor.
Özellikle Kazakistan, Batı ile bağlarını genişletmeye büyük ilgi duyduğunu ifade etti.
Kazakistan, Rusya ile yakın ekonomik ve kültürel bağlarını sürdürürken, komşusunun Ukrayna’yı işgalini desteklemeyi reddetti; bunun yerine, düşmanlıkların sona ermesi ve BM Şartı ilkeleri doğrultusunda barış müzakerelerinin başlatılması çağrısında bulundu.
Tokayev, Scholz ile yaptığı görüşmelerde Kazakistan’ın Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara uyacağını vurguladı.
Hakimiyet oyununu ateşlemek masadan kaldırılmalıdır
Ancak Avrupa mevcut durumdan faydalanabilirken, Orta Asya’nın karmaşık jeopolitik manzarasının da farkında olmalıdır.
Hiçbir ülke yalnızca bir piyon olarak algılanmak istemediğinden, AB, Orta Asya’da egemenlik kurmaya yönelik yeni bir “Büyük Oyun”u ateşlemekten uzak durmalıdır.
Rusya ve Çin’in nüfuzunun tamamen ortadan kaldırılmasının sadece gerçekleştirilemez olmadığının, aynı zamanda Orta Asya ülkelerinin stratejik çıkarlarına da uygun olmayabileceğinin kabul edilmesi önemlidir.
Coğrafi konumu ve tarihi bağları göz önüne alındığında, Orta Asya her zaman büyük komşularıyla dengeli ilişkiler sürdürmeyi hedefleyecektir.
Örneğin Tokayev geçtiğimiz günlerde Kazakistan’ın “çok vektörlü” dış politikası doğrultusunda tüm stratejik konularda büyük müttefikleriyle işbirliğini sürdüreceğini söyledi.
Orta Asya’nın tüm büyük oyuncularla olumlu bağları güçlendirme yaklaşımı, sonuçta daha geniş Avrasya bölgesinde istikrarı ve işbirliğini teşvik edebilir.
Ekonomik ve diplomatik faydalar ortada olsa da AB için asıl kazanç, ortaklık ve ortak ilerlemeye dair bir anlatının şekillendirilmesi olacaktır.
Böylesine kapsayıcı ve işbirlikçi bir yaklaşım, Orta Asya’nın tam da aradığı şey olabilir.
Emil Avdaliani, Tiflis’teki Avrupa Üniversitesi’nde Profesör ve Geocase düşünce kuruluşunun Direktörüdür.
Euronews olarak tüm görüşlerin önemli olduğuna inanıyoruz. Önerilerinizi veya sunumlarınızı göndermek ve sohbetin bir parçası olmak için [email protected] adresinden bizimle iletişime geçin.